Mersin’e gidip de buraları görmeden dönenleri Mersin’i görmüşten saymıyoruz. Ancak sıralaması size kalmış. Zira benim için höyükler, antik kentler ve koylar Mersin’in incileri. Dilerseniz Mersin kent merkezini bir günde, Erdemli, Silifke ve Tarsus’u da birer günde gezebilirsiniz. Yaptığım liste aslında Mersin’de mutlaka görülmesi gereken 10 yeri içeriyor.
Mersin’de görülmesi gereken Peril’ce 10 adres
Ξ Yumuktepe Höyüğü
Mersin kent merkezindeki Yumuktepe Höyüğü, Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden biri. Binlerce yıllık kesintisiz yerleşimin kurulduğu höyükten, Mersin’de bulunduğundan ve yalnızca Anadolu değil dünya tarihi bakımından da ne derece önemli olduğundan haberimiz yok. Olsun. Olmalı. Dünyada tarımın ilk yapıldığı yerler arasında geçen Yumuktepe, sayısız sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve teknolojik değişikliğe şahit olan 33 yerleşim katına sahip. Yumuktepe’de çıkarılan buluntular da Mersin Müzesi’nde sergileniyor.
Ξ Kanlıdivane Kalıntıları
Silifke’ye bağlı Erdemli’de yer alan Kanlıdivane, heyecan verici geçmişe sahip Helenistik dönemden, Geç Antik döneme kadar kullanılmış bir yerleşim yeri. Zeytinyağı üretiminin yapıldığı, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntıların yer aldığı ve Türkmenlerin kışlak olarak kullandığı Kanlıdivane yaşayan bir tarih. Bu alanda kesme taştan yapılmış bazilikalar, caddeler, kaya mezarları, sarnıçları görebilirsiniz.
Ξ Cennet-Cehennem Mağaraları
İşte Mersin’in medarı iftiharı Cennet-Cehennem Mağaraları. Hakikaten çok güzeller. Silifke-Narlıkuyu yakınlarında bulunan, aslında bir yeraltı deresinin yol açtığı erozyon sonucu tavan çökmesiyle meydana gelen iki büyük çukur bunlar. Cennet Çöküğü’nde bir de 5. yüzyılda Paulus tarafından Meryem Ana’ya ithaf edilen kilise var. Ben Cehennem Çöküğü’nü sevdim, adından değil, heyecan verici yüksekliğinden.
Ξ Kızkalesi
Erdemli Sahili’nin güzeli (: Küçük bir adacık üzerindeki kale, Mersin’in sembol yapılarından ve popüler turizm noktalarından biri. Kızkalesi, tarih içinde Selevkoslar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Ermeniler, Fransızların (Kıbrıs Krallığı), Karamanlılar ve Osmanlılar’ın hakimiyetinde kalmış önemli bir yerleşim bölgesi. Önünde uzanan geniş kumsallarından, mis kokulu berrak denizinden seyrine dalınan kaleye, balıkçı motorlarıyla ulaşılabiliyor. Çevresindeki çay bahçelerine oturup, kahve yudumlayın.
Ξ Tarsus Şelalesi
Tarsus’un büyüleyici doğal güzelliği! İlçenin 2 km kuzeyindeki Berdan Çayı üzerinde yer alan Tarsus Şelalesi, Roma döneminde nekropol olarak kullanılmış. Konalemera denen bir yapıya sahip kayalara oyularak yapılmış mezarların bulunduğu şelale çevresinde oteller, restoranlar ve piknik alanları bulunuyor. Ruhunuzu dinlendirecek muazzam bir manzaraya karşı bir restorana oturup fındık lahmacun ve sıcak humus tatmayı unutmayın.
Ξ Tisan Koyu
Silifke’ye bağlı Tisan Koyu, Silifkelilerin ‘’Saklı Cennet’’ olarak adlandırdığı çılgınca güzel bir koy. Zira turkuaz denizi, kumsalı ve yemyeşil doğasıyla dünyanın en güzel 13. koyu seçilmiş! Tisan’ın beni en çok etkileyen diğer özelliği de, bakirliğinin yanı sıra, Yunan kolonisi olarak kurulmasından dolayı pek çok tarihi kalıntıya da sahip olması. Aphrodias olarak adlandırılan bölge Pers satraplığının da bir parçası olmuş. Kilise ve kale gibi kalıntıların yanı sıra mozaiklerini görebileceğiniz Tisan Koyu cennetten bir köşe.
Ξ Narlıkuyu
Silifke’nin bir başka cennet koyu. Turkuaz denizi ve şirin balık lokantalarıyla kalbinizi çalan Narlıkuyu’da da Roma ve Bizans dönemi kalıntıları, taş kemerler ve sarnıçlar bulunuyor. Narlıkuyu Koyu’nun deniz kıyısında yer alan Poimenios Hamamı 4. yüzyıl Roma dönemine ait. Cennet Çöküntüsü içindeki yeraltı deresinin denize ulaştığı yerdeki tatlı su kaynağından yararlanılarak buraya inşa edildiği düşünülen hamamın yıkanma bölümünün tabanında, Üç Güzeller Mozaiği var. Bir de lokmasını yemeden dönmeyin.
Ξ Boğsak Koyu ve Adası
Silifke’ye 17 kilometre ve Taşucu’na 10 kilometre uzaklıktaki Boğsak Koyu, İncekum Denizi ve İncekum Limanı ile tanınıyor. Koyun açık denizle arasında ise, tarihi bir ada olan Boğsak Adası var. Zira adada, Roma ve erken Bizans dönemlerine ait evler, mezarlar, sarnıçlar ve kilise kalıntıları bulunuyor. Caretta caretta’ların uğradığı koya, çadırları ve karavanlarıyla gelenlere ağlayan gözlerle bakmıştım. Buradan da Apo’nun Yeri’nde kaya koruğu turşusu ve apotesi tatmadan ayrılmayın.
Ξ Latin-İtalyan Katolik Kilisesi
Latin-İtalyan Katolik Kilisesi, Mersin kent merkezindeki Uray Caddesi üzerinde. Saat kuleleriyle ünlü ve halen Katolik cemaat için ibadete açık olan kiliseyi siz de gezebiliyorsunuz. Güllerle ve palmiye ağaçlarıyla süslü, şahane bir bahçesi bulunan kiliseyi mutlaka görün. Papazı Hanri Leylek size tüm samimiyetiyle anıtsal bir yapı olma özelliği taşıyan kiliseyi gezdiriyor.
Ξ St. Paul Kilisesi
St. Paul’un doğum yeri olarak bilinen ve Hristiyanların hac yolu üzerindeki Tarsus kent merkezi, Ulu Camii Semti’ndeki St. Paul Kilisesi, İncil’de iki kez Tarsuslu olduğunu yinelenen St. Paul adına MS. 11-12. yüzyıllarda inşa edilmiş. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 1994’te tescillenip koruma altına alınan, günümüzde Hristiyan cemaat tarafından aktif olarak kullanılmayan çok önemli bir yapı olan kilise, Tarsus’un tarih, kültür ve inanç turizminin bir numaralı adresi.
Peril’ce listelerini hazırlarken epey zorlanıyorum. Mersin’i sindire sindire gezmek için çok neden var fakat en güzeli, Mersin’in kendine has bir dinginliğinin ve samimiyetinin oluşu.
Cevap Yaz