Seyahat nedir sorusu, seyahat ile ilgili yazı yazan mecraların temel kavramı. Seyahat etme edimini aile başta olmak üzere, toplum içerisinde yaşayarak öğreniyoruz. Yaşam koşulları, arkadaşlar, tanıdıklar, ünlü kişilikler, kitaplar, filmler, diziler, tur firmaları, blog yazarları, gazetelerin seyahat ekleri ve dergilerin seyahat sayfaları ile kendimizce bir seyahat algısı oluşturuyoruz. Zamanla, seyahat ettikçe de kendimize ait bir seyahat kültürü geliştiriyoruz.
Belki en keyifle okuduğumuz yazarın romanında geçen bir şehri, belki kahvesini sevdiğimiz ülkenin kafelerini, belki sanata düşkünlüğümüzün yansıması dünyanın en ünlü müzelerini, belki de doğasını coğrafyasını, kültürünü keşfetmeye, kısacası neye ilgimiz varsa önce orayı görmeye ve gezmeye meyilli oluyoruz. Bu süreç içerisinde çevremizi ve dünyamızı tanıdığımız kadar kendi içimize çıktığımız yolculuğun da meyvelerini almaya başlıyoruz.
Seyahat Nedir
İsim olan ‘Seyahat’ sözcüğü Türk Dil Kurumu’na göre Arapça ‘siyāḥat’ten dilimize geçmiş. ‘Yolculuk’ ve ‘Gezi’ olarak tanımlanıyor. ‘Seyahat Etmek’ deyimi ise, ‘uzak yerleri gezerek görmek, yolculuk etmek’ olarak açıklanmış. Vikipedia ise şöyle diyor, ‘Seyahat ya da yolculuk, kişi ya da nesnelerin (uçak, bot, tren, vb.) uzak yerler arasında gerçekleştirdiği devinimdir.’ Devinim sözcüğü bence, seyahati tanımlamak adına pek yerinde olmuş.
Yolculuk,
Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat, sefer.
Bu gidiş gelişte geçen süre.
Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme.
Devinim kelimesi yine TDK’ye göre birkaç şekilde tanımlanmış. Bence her biri seyahat için, seyahat ederken ruhsal ve fiziksel değişimi yansıtması bakımından pek uygun.
İsim- Devinme işi, hareket
Felsefe- Bir ruh durumundan başka bir ruh durumuna geçiş.
Felsefe- Bir düşünce sürecinin başlaması, hareket.
Felsefe- Zaman içinde durum değiştirme.
Fizik- Durağan bir noktaya göre devinmekte olan bir nesnenin durumu, devim, hareket.
Seyahat ile devinim ve hareket birbirini tamamlayan kavramlar. Varılan noktadan çok seyir halindeki hareket eylemi, ister okyanusları aşıp ilk kez gördüğümüz bir kıtaya, ister yaşadığımız yerden bir saat uzaklıktaki yere olsun, aslında bence yaşamın kendisini ifade ediyor.
Turist mi Gezgin mi
“Gezgin (Seyyah) ile gezmen (Turist), yer değiştirmek fiili açısından şüphesiz ortak bir eylem içindedirler, fiziksel özellikleri çakıştırabilir. Buna karşılık, metafiziksel özellikleri aynı değildir; Gezmen, sigortalı bir yolcudur, gidiş-dönüş bileti “okay”lenmiştir; otel rezervasyonu vardır; gittiği yerde karşılanır; kılavuzu vardır; genellikle grup halinde hareket eder. Oysa gezginin yolculuğunda riziko payı yüksektir, pek fazla garantiye almaz kendini, tam tersine pencerelerini sürprize açmaktan hoşlanır, kısacası göze almış bir yolcu türüdür.
Gezmen, sonuçta, kendisine gösterilen ile sınırlı bir tanışma biçimini kabul eden kişidir: Topografik bir kısıt ve önden belirlenmiş bir süre çizer optik çerçevesini. Oysa gezgin, bu programdan taşarak sokulur ayak bastığı dünyaya, bir bakıma yabancılığından soyunmak değilse bile olabildiğince uzaklaşmak ister ve şüphesiz, zaman zaman ağır bedeller ödenen bir kalkışımdır bu.”
Enis Batur, 5 Mart 2013
Enis Batur’un bu iki paragrafı gezgin ve turist arasındaki farkı çok güzel özetliyor kanımca. Gezgin dönmemek üzere, turist ise dönmek üzere evden çıkan iki insan olsa da bence biri diğerinden üstün değil. Elbette gezginlik takdire şayan, risk alan vahşi bir ruh. Evet zavallı turist, üç günlük izninde, üç gün iyi otelde kalan dönüş garantili bir uçak yolcusu. Ancak her ikisinin de kişilik özelliklerinden, bilinç dışlarına, koşullanmalarından, inanç kalıplarına, maddi ve sosyal olanaklarından mesleklerine ve iş hayatlarına dek birbirlerinden çok farklı yaşamları var. Üstelik içerisinde yaşadığımız zaman diliminin ve dolayısı ile de sistemin, hemen her bakımdan bizi çepeçevre sardığı gerçeği de aşikâr. Amaç seyahat etmek ise, kalıplara sıkışmaya gerek yok.
Evet şiir > roman. Fakat öyküyü nereye koyarsınız? Öykü bu ikisinin arasında bir yerdedir.
Cevap Yaz