Benim nazarımda, bir şehrin veya ülkenin güzel olmasının en başat ölçüsü, “Ben burada yaşar mıyım?” sorusunu karşılaması. Bu açıdan baktığımda Amsterdam hakikaten hem hayran olduğum hem de benim için Viyana ve Berlin ile birlikte Avrupa’nın en yaşanılası şehirlerinden. Çoğu insan ot kokulu kanallarında ne buluyorsunuz Amsterdam’ın dese de benim için müzeleri, fotojenik kanalları ve çılgınca güzel kasabalarıyla Amsterdam bir efsane şehir. İşte tam da bu yüzden Amsterdam’da Görmeniz Gereken Peril’ce 10 Yer, burada 😉
Amsterdam’da Görmeniz Gereken Peril’ce 10 Yer
İnsanların yüzlerindeki o huzurla bisiklet yollarından eserek geçişi, gündüzki sakinliği, geceki renkleri ve Vondelpark’ı ile milyonlarca kez gidilesi, görülesi, gezilesi ve yaşanası bir şehir Amsterdam. Ayrıca Amsterdam’da fırsatını bulursanız kanal turu yapın, ben yapamadım içimde kaldı. Sunexpress Amsterdam’a uçuyor. Burdan da ucuz bilet bakmayı unutmayın.
Ξ Dam Meydanı
Amsterdam’ın ana meydanı olan Dam Meydanı, tüm yolların buraya çıktığı, marka yapıların bulunduğu ve önemli aktivitelerin düzenlendiği şehrin en bilinen yeri. Karnaval, şehir etkinliği ve festivallerinin de merkezi olan Dam Meydanı’nda Ulusal Anıt, Amsterdam Kraliyet Sarayı, Oude Kerk, Nieuwe Kerk ve Madame Tussaud’s Müzesi gibi pek çok yapı bulunuyor. Dolayısı ile Dam’ı gezdiğinizde, kentin görülecek yerlerinin yarısını bitirmiş oluyorsunuz.
Ξ Red Light District
Amsterdam’a ilk gelişte klişe bir rota olsa da Dam Meydanı’nı hep Red Light District izliyor. Amsterdam’ın şüphesiz dünyaca ünlü bölgesi. 14. yüzyılda seks arayışı içerisinde şehre gelen denizcilerin talebiyle kurulan Red Light bölgesi, birbirini kesen dar sokaklarında gündüz kalabalık turist grupların bulunduğu, ilgi çekici birçok kafe, bar restoran ve güzel kanal evlerinin keşfedildiği, akşamları ise kırmızı neonlar altında eğlenmek isteyen misafirlerini ağırlıyor. Sağlı sollu seks shop, erotik show dükkânları ve genelev vitrinlerinin bulunduğu caddede bütün olay 11.00’dan sonra başlıyor ve 03.00’a dek devam ediyor.
Ξ Museumplain
Kanalların, bisikletlerin ve dünyaca ünlü DJ partilerinin şehri olan Amsterdam, Avrupa’nın en görülesi şehirlerinden biri olduğu kadar elliden fazla müzesiyle de kuşkusuz Avrupa’nın en zengin kültür ve sanat merkezlerinden. Museumplein (Müze Meydanı), şehrin güneyindeki Zuid bölgesinde bulunan ve adını çevresindeki müzelerden alan bir meydan. Museumplein’de Amsterdam’ın olduğu kadar ülkenin de ana müzelerinden olan Rijksmuseum, Van Gogh Museum, Stedelijk Museum ile yine kentin en önemli konser salonlarından olan Concertgebouw ile Coster Diamonds ve House of Bols da yer alıyor.
Ξ Rijksmuseum
Yalnızca Amsterdam’ın değil, Hollanda’nın en büyük klasik sanat ve tarih müzesi olan Rijksmuseum, Vermeer, Rembrandt, Hals, Steen, Avercamp, Ter Borch gibi Felemenk ustalara ait eserleri de kapsayan yaklaşık bir milyon sanat eserine ev sahipliği yapıyor. Museumplein’de yer alan müze 17. yüzyıl Hollanda sanatının en geniş koleksiyonuna sahip olmasının yanı sıra dünyanın en büyük Felemenk sanat koleksiyonunun da sahibi. Ayrıca 17. ve 18. yüzyıldan kalma oyuncak bebek evlerini görmek için Rijkmuseum’un Philips Salonu’nu da ziyaret edebiliyorsunuz. Klasik sanat fazla ilginizi çekmese de bu salon hayli ilginç!
Ξ Van Gogh Müzesi
Van Gogh Müzesi de en az Amsterdam kanalları veya Red Light bölgesi kadar kente özdeşleşen bir adres. 1973’te kurulan ve Gerrit Rietveld tarafından tasarlanan modern bir binada bulunan Van Gogh Müzesi yalnızca Amsterdam’ın değil Hollanda’nın da en çok ziyaretçi alan, dünyanın da en çok ziyaret edilen müzelerinden biri. Museumplein’de yer alan müzede Van Gogh’a ait pek çok resim, çizim ve mektubun yanı sıra çağdaşlarının Gogh ile aynı zaman diliminde ortaya çıkardığı eserler de sergileniyor. Rijksmuseum ve Stedejelikmuseum arasında bulunan Van Gogh’a gitmek için Rijksmuseum çıkışındaki tabelalar takip etmeniz yeterli.
Ξ Stedejelikmuseum
Stedejelikmuseum, Amsterdam’ın en büyük modern sanat galerisi, uluslararası bir çağdaş sanat ve tasarım müzesi. Rijksmuseum ve Consertgebouw’dan sonra, 1895’te Museumplein’de inşa edilerek, dikkat çekici yapısıyla Museumplein’in üçüncü görülmeye değer binası olmuş.
Farklı mimarisi nedeniyle Amsterdamlıların “banyo küveti” olarak adlandırdığı müze, New York Modern Sanat Müzesi ile karşılaştırılabilecek kadar zengin modern sanat koleksiyonuna sahip. Kalıcı, yerel ve uluslararası sergiye ev sahipliği yapan müzede Picasso, Monet, Cezanne ve Mondriaan’nın çalışmalarını görmek mümkün.
Ξ Bloemenmarkt
Amsterdam’ın en eski kanalı olan Singel Kanalı üzerinde, dünyanın tek yüzen pazarı olduğu söylenen Bloemenmarkt, adeta bir çiçek adası. Hemen hemen dünyanın her yerinden çiçek tohumu, soğanı ve fidesinin bulunduğu Pazar hem rengarenk hem de mis kokulu. Üstelik fiyatları da makul. Burada yalnızca buket şeklindeki çiçekler yok, hediyelik eşyalar, magnetler, bahçe malzemeleri de satılıyor. Eskiden bahçıvanlar, Amstel Nehri’nin yukarılarına tekneleriyle gelip bu noktaya demirleyerek getirdikleri çiçekleri ve bitkileri teknelerinde satıyorlarmış. Günümüzde ise artık sabit tezgahların cenneti burası.
Ξ Vondelpark
Avrupa’nın en güzel özelliklerinden biri böyle yemyeşil, devasa şehir parklarına sahip oluşu. Amsterdam’ın en büyük ve en sevilen parkı olan Vondelpark, yüzlerce çeşit bitki ve ağaç türünün, gül bahçesinin ve pek çok kuş türüne ev sahipliği yapan göller ile küçük akarsuların, sincapların ve papağan kolonilerinin bulunduğu cennet gibi bir yer. 17. yüzyıl şairi Joost van den Vondel’in adının verildiği parkta konserlerden çeşitli etkinliklere ve tiyatro gösterilerine dek sayısız aktivite düzenleniyor. Biranızı ve sandviçinizi alın, çimenlere yayılıp Avrupa’nın en güzel parkının tadını çıkarın!
Ξ Keukenhof
Eğer Amsterdam’ı baharda ziyaret ediyorsanız Keukenhof’un mutlaka görmeniz gereken bir yer olduğunu söyleyen çok olmuştur. Ama ben göremedim!!! Yalnızca mart sonu ile mayıs ayının ortasına kadar açık olan bahçede yaklaşık 7 milyon fidenin aynı anda çiçek açmasına tanık oluyorsunuz. Keukenhof, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük çiçek bahçesi. Binlerce çeşit çiçeğin yanı sıra her tür laleyi burada görmek mümkünmüş 🙁
Ξ Amsterdam Kasabaları
Zaanse Schans tam anlamıyla bir açıkhava müzesi! Amsterdam’ın en şirin bölgesi olan Zaanse Schans, yel değirmenleri ve evleriyle tam bir görüntü ziyafeti sunuyor. Amsterdam’ın 15 km kuzeyinde bulunan Zaanse Schans’a ulaşım trenle kolaylıkla sağlandığı gibi birçok tur Amsterdam’dan otobüslerle buraya günübirlik geziler de düzenliyor.
Amsterdam’ın kuzeyine doğru yol aldığınızda ise sırasıyla Monnickendam, Marken, Volendam ve Edam’dan geçiyor, yel değirmenlerini, Kuzey Denizi’ni ve şahane doğayı izleyerek geleneksel Amsterdam yaşamını keşfediyorsunuz. Fırsatınız varsa her biri birbirinden sevimli ve güzel olan bu kasabaları mutlaka görün!
Amsterdam kasabalarından en azından birini mutlaka mutlaka görün! Aynı zamanda kasabalar Hollanda ve Amsterdam’a dair hediyelik eşya almak için de doğru adresler. Zira buradaki küçük sevimli dükkanlar ile merkez arasında neredeyse yarı yarıya fiyat farkı var.
Amsterdam’da daha gezilecek pek çok yer var, özellikle müzeler için defalarca gitmek lazım. Spui Meydanı’na yakın, Singel kanalının iç taraflarında iki gizli girişi bulunan Begijnhof ile Nazilerden kaçan Yahudi bir kızın yaşadığı ve günümüzde müze haline getirilen Anne Frank Evi bu yerlerden bazıları. Bana sorarsanız çok da gerekli değil, fakat Amsterdam gezilecek yerler deyince, karşınıza ilk çıkan adresler içeresinde bulunduklarından insan ister istemez görmeyince kenti eksik bırakacakmış gibi hissediyor. Tabii bir de Amsterdam’a gidip Madame Tussauds gezmek ne kadar akla ziyan değil, onu bir düşünmek lazım.
Yazınızı okuduktan sonra Amsterdam bambaşka bir dünya gibi görünüyor gerçekten ?
Çok teşekkür ederim (: